Barışcığım Selamlar,
İyiyim, çok teşekkürler. Sen de iyisindir umuyorum. En kısa zamanda bir araya gelelim, arayı çok açtık.
Ben de cevap vermeye çalışayım. Hem de arkadaşlara bu sohbet üzerinden görüşlerimizi ve bilgilerimizi aktaralım.
Baştan açıklayayım, yanlış anlaşılma olmasın, ürünün ithalatçı firması - BL Müzik temsilcisi olarak değil Ses Mühendisi Barış Büyük kimliği ile değerlendirdiğini düşünüyorum. İnanmadığın ürünü satmayacağını da biliyorum. Sen beğendiysen muhtemelen o ürünü ben de beğenirim, senin değerlendirmelerine her zaman güvenirim. Ama daha çok beğendiğim bir ürün de çıkabilir veya başka nedenlerle farklı bir markayı tercih edebilirim (kişisel/subjektif beğeni, fiyat, ikinci el değeri, marka sempatisi) ama bu değil ki diğer ürün kötü. Tüketiciye satınalma kararını verdiren etmenler her zaman rasyonel değildir. Alıcısı mühendis olsa dahi.
Aynı sınıf bir BMW otomobil, Audi’den veya Mercedes’ten daha iyi denebilir mi? Hepsinin kendine göre üstün olduğu yerler var. Ki Audio biraz da kişisel zevklerin daha ön plana çıktığı bir alan.
SPL Iron vs. Shadow Hills
SPL Iron fiyatı 5bin $ civarı. Shadow Hills 7bin $ civarı olması lazım. (ABD fiyatları ile) Shadow Hills'i stüdyo ortamında yurtdışında yarım saat falan kurcaladım, hem de kendi dosyalarımı proses ederek. Benim beğenime hitap etmedi ki kurcaladığım tertemiz demo ünitesini %25 indirimle vermeyi teklif ettiler. Beğenseydim o gün çok uygun fiyata da alma şansım vardı, bütçem de mevcuttu. Satıcı arkadaş da epey zorladı, süper bir fiyat verdi ancak satın alacak kadar beğenemedim. Diğer taraftan Nurullah Çaçan'ın stüdyosunda epey zaman geçirdiğim Equinox cihazını ise hem özellikler hem de sound olarak çok beğendim. Her markanın da her cihazını beğenmek zorunda değiliz sanıyorum. Manley aşığı olup ELOP limiter'dan nefret eden insanlar var. Aynı şekilde seveni de çok ki hala üretiliyor. SPL de Shadow Hills de hiend'in yukarı tarafında yeni firma. ( kanal başı 2bin $ ve üzeri cihazlar diyelim) Uzman derken ben mesela bu işlerde daha eski Crane Song'un ve tasarımcısı Dave Hill'in marka ve tasarımcı algısı bende bu iki markadan da daha yüksek. Bu da satın alma kararının sübjektif tarafı. Veya bir Massenburg tasarımı eq veya compressor'ün algısı farklı. Onu da Dave Hill'den yukarıda bir yerde konumlar beynim. Bu belki benim ürün performansından bağımsız kararımı etkiler. Yabancılar buna wov factor de diyorlar. Pazarlamada brand / product perception diye geçer.
Iron'la Shadow Hills’in karşılaştırılma sebepleri her iki compressor'ün de klasik circuit'ların reprodüksiyonu değil de 2 stage’li özgün tasarımlar olması. ( Shadow Hills'de opto + vca stage'ler var, benzer şekilde Iron'da ise Vari-bias + Feedforward opto isolator ) İddialı panel tasarımları mevcut. Her iki cihazda esnek ton seçenekleri sunuyor. SPL’de farklı olarak inovatif bir unsur, 120 v teknolojisi öne çıkıyor. Mevcut yeni tasarımlar da eski tasarımların birleştirilmesi, farklı özellikler eklenmesi yoluyla elde ediliyor. Analog proses dünyasında compressor-eq anlamında yeni bir şey yapmak zor. Kompresör türleri, eq türleri belli. Tasarımcılar bunlar içinde dönecek mecburen.
Elimde tek compressor bu olsun istemezdim aslında eksik bir yorum, Shadow Hills ve henüz denemediğim Iron ve diğer hiend compressor'ler de dahil olmak üzere, mastering için tek bir compressor'um olsun istemezdim. Bu nedenle 3 tane master bus / mastering compressor'üm var, 3 tane de üst düzey eq var zaten. Hiçbir compressor tek başına en iyisi değil. Varimu istediğim parça oluyor, arkasına VCA ile traşlamak istediğim parça oluyor.Veya sadece ton için compressor kullandığım oluyor. Hepsini ben yaparım cinsi cihazlardansa her farklı circuit için bana en uygununu seçmeye çalışıyorum. Ama Iron compressor'üm olsun tabi ki isterim. Bakarsın beğenirim, elimdekilerden birini satıp Iron alırım. Bu konuda önyargım yok kesinlikle. Shadow Hill'in şu an talebi ve piyasası olduğu üzere bugün ikinci el değeri daha yüksektir. Yarın bu Iron lehine değişebilir.
SPL Passeq vs. Gyraf G14
SPL Passeq’yu da denedim, hatta almak için gözüme kestirmiştim 2 yıl kadar önce. Gyraf G14’ü de senin stüdyo ortamında denemediğini sanıyorum. Ben ikisini karşılıklı denediğimde (ki SPL bir gıdım daha ucuzdu, açıkçası kasa yerleşimini ve faceplate dizaynını da daha çok beğendiğim için Passeq seçerim diye düşünmüştüm) Filtrelerin seçimleri, etkisi, genel tüp soundu, her bandın bypass anahtarı olması gibi nedenlerle Gyraf’ı almıştım. Yanyana dinlemedim ama Manley Massive Passive’i duyduğum / bildiğim kadarı ile ona da tercih ederim. Bu benim tercihim, Gyraf iki Danimarkalı mühendisin küçük bir atölyede üretim yaptığı mütevazi bir firma, kendileri de hem elektronikçi hem mastering/mix mühendisi. Manley’in %1’i cirosunu bile yapmıyorlardır, kendilerine ve arkadaşlarına cihaz yapmak üzere yola çıkmışlar. Ama siparişi verdiğimde compressor’deki hipass filter’ı seçeceğin frekansa koyacak kadar da butikler ve cihazı tasarlayan adamla mailleşip istediğimi sorabiliyorum.Ancak satışlara bakılırsa, dünyadaki mühendislerin genel tercihi Manley yönünde.
Bu ne benim ne de onların yanlış bir karar verdiğini göstermiyor. Aynı şey SPL için de geçerli. Bugün SPL’in global cirosunun önemli kısmını bu hiend ünitelerden (mastering console, Neos, Passeq,Iron) değil diğer klasikleşmiş orta segment cihazlardan yaptığını tahmin ediyorum, hiend tarafında büyümeye çalışıyorlar. Ancak Manley’le kıyaslayınca Gyraf kadar olmasa da muhtemelen yine çok düşüktür. Bayisi olarak istersen SPL’e sor. Manley'in daha çok satıyor olması SPL’i yanlış bir marka yapmaz. Ama diğerlerinden iyi veya en iyisi de yapmaz.
120 volt Teknolojisi SPL vs SSL / diğerleri
Mastering konsol olarak bakarsak 120 volt bana mantıklı geliyor, çünkü fidelity’nin en yüksek olması istenilen alan. Bu şekil perfeksiyonist mühendisler için çok güzel bir gelişme. Ancak herhangi master bus/mastering compressor veya eq’da dip gürültüyü dert edecek bir durum yaşamadım veya headroom sorunum olmadı. Elimde headroom’u nispeten düşük tek cihaz Thermionic Culture Rooster. O da zaten saturasyon yapsın diye özellikle öyle üretilmiş gibi. Zaten mastering'de de kullanmıyorum. Kirlenmek güzeldir konulu bir cihaz.
Diğer taraftan SSL mikser Neos’a göre çok gürültülü dersek biraz haksızlık etmiş oluruz. SSL’in sessizliği yeterince sinir bozucu zaten. Diğer taraftan ben gürültü düzeyi standart olan Tonelux OTB16 Summing Mixer kullanıyorum. Bu cihazın sessiz olma gibi bir kaygısı yok. OTB ile kanallarda hardware insert ile outboard da kullandığım bu yıl 2 tane akustik mix-mastering projesi oldu. Birisi yurtdışında Senfoni Orkestrası ile kaydedilmiş bir soundtrack, diğeri Babajim’de yaylı quartet ve akustik etnik sazlar ile perküsyonsuz, enstrümantal bir kayıt. İki kayıt da çok dinamikti. (piano ve forte bölümler arasında uçurum vardı) Herhangi bir durumda aman Tonelux’ı ve outboard’ları aradan çıkartayım, piano pasajlarda dip gürültü duydum veya duymasam da metre’lerde tespit ettim diyebileceğim bir sorun olmadı. Olsaydı zaten direkt in the box mix’e dönerdim. Malum elimdeki standart gürültülü bir summing mixer. (Her ne kadar API’ın çoğu efsane cihazını tasarlayan firmanın eski sahibi Peter Wollf’un bir tasarımı olsa da sessiz olsun diye yapılmamış) Headroom olarak ben dibini göremedim, clip ettiremedim şahsen. Kağıt üzeri değerlerinin de aman aman olduğunu zannetmiyorum, bakmadım bile.
Neos ve SSL arasında sonuçları bu kadar dramatik etkileyecek bir fark olsaydı soundtrack işi yapan tüm Holywood stüdyolarının Duality vs masalarını satıp in the box mix yaparak, birer Neos alıp summing’i onunla yapması gerekmez miydi? Veya in the box yapanların da mutlaka bir tane Neos alıp summing’i onunla yapardı, Neos satışları patlardı.
120v güzel bir şey ama SPL o ARGE parasını bana 10bin $’a 12 fader 24 kanal boş / analog bir mikser satarak ödettirmemeli diye düşünüyorum. Zaten 120 v ile ürün gamı genişler modeller de daha hızlı satılmaya başlarsa ürün maliyeti üzerindeki ARGE payı düşecektir. Mesela 2-3 yıl sonra Neos bence makul fiyat aralığı olan 6bin $ civarına inerse şaşırmayalım. Mastering konsol tarafında tabi ki koyacak, orada müşteri seçici, bütçesi büyük, o farkı istiyorsa parasını verecek.
İkinci El Değeri / Yeni Lanse Edilen Marka ve modellere İhtiyatlı Yaklaşma Sebeplerim
Bu seviyedeki cihazlarda zaten kötü ürün yok. Hepsi güzel, hepsini kullanan dünyaca kabul görmüş profesyoneller mevcut. Oyuncak değiller. SPL de işini iyi yapan bir firma. Ben Shadow Hills’in resell value’sunun, Iron lansmanı yeni yapıldığı üzere bugün itibari ile SPL’den daha yüksek olduğunu düşünürüm. (Almanya harici) Belki senin için Iron daha güzel, bir başkası Shadow Hills diyecek. Benim tercihim eğer iki cihazı da benzer şekilde beğendiysem, ekonomik anlamda ikinci eli daha kuvvetli bir marka olurdu. Bir Manley, Almanya dışında bir ülkede SPL’den daha hızlı satılır. Doğrudur Türkiye’de şu anda Manley bile zor satılır durumda, göreceli olarak son bir yılda gelirimiz %30 düştü USD/Euro kurların artışı ile. Zaten Türkiye, hiend cihaz kullanıcı sayısı çok sınırlı bir Pazar. Bu nedenle ikinci el satışı da yurtdışında alışveriş yaptığım broker’lar üzerinden düşünürdüm. Türkiye’de alışverişi hiend cihaz kullanan max 15-20 kişi/kurum vs kendi aramızda yapıyoruz zaten. 500 serisine de hiç girmeyişimin sebebi bu.
Konuşmuştuk, PMC’leri alırken evladiyelik aldım, satmayı düşünmedim. (Allah da sattırmasın) Satarken yarı fiyatına dahi satamayacağımı biliyordum. Hoparlörde kayıp kaçınılmaz. En iyisi olduğu için değil ,en iyilerinden biri olduğu için ve nearfield’de senin tavsiyen ile PMC kullanmaya başladığım üzere ve sound’una da çok aşina olduğum için main monitörlerde de PMC tercih ettim. Yukarıda da örnek verdim, bu kadar güzel cihazlar arasında en iyisi diye bişey yok. Değişik ihtiyaçlar ve zevkler için değişik opsiyonlar var. Ama benim için Türkiye’de yurtdışı ile paralel fiyatlarda satılan en iyi seçenek PMC idi. Ve çok memnunum.
Converter’dan ve hoparlörden örnek vermişsin orası başka bir dünya, dijital her geçen gün gelişiyor, daha iyi converter’lar çıkıyor. Hatta pluginler de hızla gelişiyor, analog cihazlara yaklaşıyor. (tam anlamıyla tabi ki yakalamaları yakın gelecekte mümkün gözükmese de) Yeniyi takip ederim. Bu işte köklü markalar Prism Sound, Crane Song, Apogee onlar da boş durmuyor. Yeni modeller çıkarırken benim de bir dönem çok zevkle kullandığım Benchmark veya Antelope gibi yeni markalar da sahaya çıktı. Dijitalde gelişme devam ediyor.
Hoparlörde ise PMC veya ATC gibi klasik markalar 10 yılda 1 model çıkartırken, Adam gibi markalar 2 yılda bir seri yeniliyor. Şahsen Adam monitörleri beğenmiyorum ve zorunlu olmadıkça kullanmam. (Türkiye bayisi okuyorsa darılmaz umarım) Ama birçok arkadaşım bu bu monitörleri çok beğeniyor, süper dengeli mixler çıkartıyorlar. Hangimiz doğruyuz? Benim gibi Adam sevmeyen de çok insan tanıyorum. Diğer taraftan PMC’yi beğenmeyen de çok var, biz ikimiz de çok beğeniyoruz ama. (Ben başka marka monitör kullanabildiğimi düşünemiyorum hatta) Tranmission Line teknolojisinin fiziksel durum nedeniyle yavaş olduğu için özellikle bas frekanslarda tepkilerinin doğal bulmadığını söyleyen yurtdışında isimli mastering mühendisleri mevcut. Onlara ne diyebiliriz? (Biz de ATL taraftarları olarak port’lu tasarımları beğenmiyoruz ama ATC’nin modelleri portlu ama sesi çok güzel)
Analog tarafında ise teknoloji aynı (120 v dışında bir gelişme görmüyorum )tasarımcılar paletten ana renkleri alıp karıştırarak atıyorum Van Dayk sarısı üretebiliyor. (Ressam Bob Ross rahmet istedi ) Sıfırdan sarı rengi bulan yok. Bu nedenle klasikler hala pahalı, hala ikinci el değerleri daha yüksek…
Benim de son dönemde çok beğendiğim Foote Control Mastering Comp (elimde benzer işi yapan Nail Comp olmasa bugün Foote alırdım) veya Dave Hill Titan var. Her iki model de yeni sayılır ancak çok beğeniliyor. Muhtemelen 2-3 yıl sonra modern klasik olarak gösterebiliriz. Benim için aynı süreç SPL Iron için de geçerli. Hiçbir cihazı çıktığı yıl almıyorum. Bu benim dikkat ettiğim bir şey, başkası beğenir direk alır.
Cihaz Seçimi ve Yorum yapma Prensiplerim
Ben firma temsilcisi değilim ancak kullanıcı olarak ilkleri getiren birisiyim biliyorsun. Türkiye’deki ilk Great River preamp’ı, Chandler Germanium’u, Retro 176’yı, A Designs Hammer EQ ve Nail Compressor’u , Tonelux OTB summing mixer’i getirdim, kullanıyorum. Bunun yanısıra klasikleşmiş ve yaygın kullanılan Crane Song IBIS ve Avocet, API 2500 gibi daha popüler cihazları da tercih ettim, illa ki yeni model olsun veya klasik olsun, butikçi olsun diye bir takıntım yok.
Hiçbir cihazı mecbur değilsem denemeden almam, forumları okuyup veya başkalarının görüşleri ile herhangi bir cihazın reklamını veya negatif eleştirisini yapmam. Stüdyo ortamında denemediğim cihaz için son kararı vermem. (gürültülü fuar ortamlarında kulaklıkla vs. ya da sağlıksız showroomlar vs. gerçek bir test olarak kabul etmem) Tükiye’deki en iyi parkurlardan birini ticari kaygım olmadan, kendi zevkim için oluşturdum. Ancak kolleksiyoner gibi de karşısına geçip vumetreleri izlemiyorum. Zamanım oldukça son 1.5 - 2 yılda Pluton yasal çatısı altında dışarıya da mix-mastering projeleri yapıyorum. Bilgimi ve tecrübemi aksiyona dökerek rüştümü sadece bilgi değil uygulama açısından da nacizane ispatladığımı düşünüyorum.
Mastering parkurumda sesi kötü anlamda renklendirecek, bozacak bir cihazı barındırmam, hepsi zevkime göre İngilizlerin handpicked dediği türden. Ama mix parkurumda Warm Audio’nun 1176 ve Pultec klonlarını zevkle kullanıyorum, en akıllıca harcadığım 700$’ı Warm ünitelerine verdiğimi düşünüyorum. Amaçlar ve araçlar…
Sevgiler &
Herkese iyi haftasonları,
Yavuz